17 Temmuz 2015 Cuma

Gözlerindeki Canavar -J. M. Darhower


Daha önce Zamska'nın şuradaki yazısında görüp aslında okumayacağım dediğim bir kitap olmasına rağmen arkadaşımda görüp "madem para vermiyorum o zaman alayım" dediğim bir kitap oldu kendisi. Tatilimin en mis kısmında okumuşken de üzerine konuşmazsam rahat etmem diye bir şeyler yazayım dedim. Öncelikle tanıtım bülteni;

Kırmızı Başlıklı Kız, Koca Kötü Kurt'a âşık olursa… Ignazio Vitale iyi bir adam değildi. Onu ilk gördüğümde tehlikeyi sezmiştim. Karanlık ve öldürücü… Büyüleyici ve ürkütücü... İstediğim her şey ve ihtiyacım olan son şey... Saplantı…

Beni ağına düşürmesi, yatağa atması ve hayatına dahil etmesi çok uzun sürmedi. Onun sırları vardı, hayal bile edemeyeceğim sırlar… Gözlerindeki karanlık, ürkütücü ve heyecan vericiydi. O, yakışıklı prens maskesi ardına gizlenmiş bir canavardı ve maskesini çıkardığında her şey değişmişti. Ondan nefret etmek istiyordum. Bazen ediyordum da... Ama bu onu sevmeme engel olmuyordu.

~~

Son zamanlarda sürekli rastladığım ve görmekten inanılmaz rahatsız olduğum şeylerden biri asalak kadın karakterler. Kitapta kadın karakter ne kadar daha 18inde bir ergen olsa da kendini bir adama o derece adaması kızdırdı beni. Hatta adamasının yanında adamı kullanıyor olması (pahalı hediyeler, yiyecekler ve ismiyle bir yerlere girmeler gibi) bana ayrıca uzak bir konu olduğu için fazlasıyla itildim.

Naz karakteri kitabın başından sonuna kadar ne iş yaptığını, neden bu şekilde paranoyak olduğunu ve kısaca kendiyle ilgili her şeyi son ana kadar saklamayı başardı. İşin ilginç kısmı "nedir bu adamın sırrı" diye delirmedi de zaman zaman "şunu kesin o yaptı", "kesin şöyle bir işi var" diye söyletse de tahminler sırasında sıkmadı da. Ne kadar sayko bir karakter olsa da Vitale karakterini sevdim diyebilirim.

Aslında kitap çok basit bir intikam, aşk, tutku üçlemi arasında olan basit bir temaya sahipti. Çerezlik zaten oturdum ve bitti o kadar sayfa olmasına rağmen. Dili özellikle kahraman anlatıcı olup tek taraflı olayları gördüğümüz için çok basitti. Okur bazen ister istemez olayları tek tarafın dışında tarafsız bir anlatıcıdan dinlemek istiyor ama yazar elimize böyle bir imkan tanımıyor.

Kitapta beni rahatsız eden birçok nokta vardı. Özellikle gözüme gözüme batan karakterler arası 20 yıllık yaş farkı. Hayır 8-10-12 bir nebze de 20 nedir ya? Kızın babası yaşında Naz ama yine de "aşığım" diyor. Adam ne kadar yakışıklı, aklı başında, düzgün olsa da gözümde sübyancı olmaktan çok öteye gidemedi. Kızın bir de asalaklığından bahsetmiştim zaten. Aslında kız asalak olması yanında bir de saf ergendi. Tamam anladık seviyorsun ama adam vücudunu istismar ederken bile "beni seviyor" demek... Hayır bu doğru değil. "Canım yanıyor ama zevk alıyorum" olayı da tamamen yalan. Zamska kendi yazısında yabancı okurların tecavüzden rahatsız olduğunu ama kendisinin bir tecavüz göremediğini söylemişti. Karakter güvenli kelimeyi söylemediği için "istekli" görünse de bu o anki durum benim için de tecavüzden başka bir şey değildi. Bu durum kişi için göreceli olabilecek şekilde bırakılmış olsa da benim için öyleydi. Altında yatanları da az çok öğrenince zaten neden rahatsız olunduğunu anladım. Ki kitabın girişinde de anlaşılıyor zaten bu çift arasında bir yanlışlık var.

Kitabı önerir miyim? Yoksa önermez miyim karar veremiyorum. Aslında hızlı okunduğu ve hafif olduğu için "boş zamanlarda okunabilir" demem lazımdı ama sanırım kadın karakterin benim karakterimden fazlasıyla uzak olması beni rahatsız ettiği için "çerezlik kitap, okunabilir" diyemiyorum. Yine de siz kendiniz karar verin ama Elli Tondaki Ana sizi çok rahatsız etmediyse Karissa da öyle aman aman rahatsız etmez diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder